Ege’de “Stalin Dönemi Katliamlarında Kazak Aydınlarının Durumu” konuşuldu


Ege Üniversitesi (EÜ) Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü (TDAE) tarafından Kariyer Söyleşileri kapsamında “Stalin Dönemi Katliamlarında Kazak Aydınlarının Durumu” konulu söyleşi düzenlendi.  Çevrimiçi olarak düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü TDAE Türk Dili ve Lehçeleri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Şahin üstlendi. Etkinliğe, Kazakistan Atırav Üniversitesi Kazak Dilbilimi Bölümü öğretim üyesi Dr. Karlıgaş Aşirhanova konuşmacı olarak katıldı.

Sunumunda, Kazak toplumunda önemli yer edinmiş aydınlardan bahseden Aşirhanova, Stalin dönemindeki sürgünlerin ve asimilasyon sürecinin Kazak halkı üzerindeki etkilerini vurgulayarak, dönemim toplumsal özelliklerini anlattı.
Sunumunda Stalin dönemindeki cezalandırma sistemi, cezalandırma sisteminin toplum üzerindeki etkisinden bahseden Dr. Aşirhanova, “Stalin liderliğindeki SSCB hükümeti, halkı vatana ihanet suçuyla kategorilere ayırarak, cezalandırıyor ardından ‘Gulag’ adı verilen kamplara sürgüne gönderiyordu. Suçlular iki kategoriye ayrılıyordu; ilk kategoride yer alan azılı suçlular vatan haini ilan edilip, soruşturmadan sonra kurşuna dizilerek, cezalandırılıyordu. İkinci kategoride ise az etkin düşmanca unsurlar barındıran gruplar yer alıyordu. Bu gruplara 8-10 yıl süreyle sürgün cezası veriliyor, aralarında tehlikeli olanlar sonrasında hapse mahkûm ediliyordu. Mahkûmlara düzmece itirafnameler imzalatılarak, sürgün ve idama mahkûm edildikleri görülüyordu” dedi.

“Aydınlarını kaybetmiş toplum, bozulmuş bir toplumdur”

Stalin döneminde halkın ve aydınların sürgün kamplarında yaşadığı zorlu şartlardan bahseden Dr. Aşirhanova, “O dönemde Kazak halkı yaşadığı zulümden dolayı korkulu, şüpheci, anti sosyal ve rutin hale geldi. Bu nedenle Kazak halkı yaratıcılıktan uzak, inisiyatif alma becerisinden yoksun, hiyerarşiye bağlı olmayı güvenli gören, hayatta kalma isteğiyle ötekine karşı duyarsız bir kimliğe büründü. Stalin döneminde katliama uğrayan aydınlarımız Kazaklar için önemli işler yapan, halk için çalışan ve adları unutulmayacak şekilde hafızalara kazınan büyük şahsiyetlerimizdi. Aydınlar, toplumlar için önemli şahsiyetlerdir. Aydınlarını kaybetmiş toplum bozulmuş bir toplumdur” diye konuştu.

Kazak tarihinin öncü isimlerinden olan ve birçok alanda topluma katkı sağlamış Halel Dosmuhamedov ve diğer Kazak aydınların hayatlarından örnekler veren Dr. Aşirhanova, “Kazak milli hareketinin en önemli aydınlarından etnograf, yazar, doğa bilimci, eğitimci, tıp doktoru ve halk bilimci kimliği ile öne çıkan Halel Dosmuhamedov, tıpkı diğer kahramanlar A. Bökeyhan, Y. Akbayev, A. Ermekov, S. Asfendiyarov, A. Baytursunov, M. Cumabayuli, M. Tınışbayev, M. Dulatuli gibi Ruslar tarafından ‘Milliyetçi’ olmakla suçlanarak, öldürüldü. Yedi yıllık sürgünün ardından Dosmuhamedov, 1938’de tutuklandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. Ancak, Nisan 1939’da ceza evinde verem hastalığı nedeniyle hayatını kaybetti. Kazak yazı dili tarihinde Latin alfabesini ilk kez kullanan Dosmuhamedov, Kazak sözlü edebiyat nüshalarını bir araya getirip, manevi hazinemizi zenginleştiren, Kazak halkının tarihinin yazımında önemli katkılar sağlayan bir aydındı” dedi.

Dr. Aşirkakova söyleşide ayrıca, Stalin döneminde Kazak çocukların Rus hegemonyası altında nasıl eğitim aldıkları, kendileri nasıl geliştirdikleri ve Kazak aydınlarına karşı uygulanan politikanın yeni nesli nasıl etkilediği hakkında bilgiler verdi.

 

“Dilini kaybeden bir millet,  milli kültürünü de kaybeder”

SSCB hükümetinin, Kazak toplumu üzerinde özellikle dilin hedef alınarak asimilasyon politikası uyguladığını söyleyen Prof. Dr. İbrahim Şahin, “Bir milletin başına gelebilecek en kötü olay, başına ne geldiğini bilmemesidir. Aydınını kaybeden bir millet, kimliğini, milli kültürünü de kaybeder. Sovyetler birliği sonrası, bu birlikten ayrılan kardeşlerimizin neler yaşadığını anlayabilmemiz için onların aydınlarına yapılan korkunç katliamları, zulümleri iyi bilmemiz gerekir. Şüphesiz ki tüm bunlar, onları kendi tarihlerinden, kültürlerinden, kimliklerinden uzaklaştırılmak için, kısacası tarihî Türkistan’ı ve Türk halklarını bölmek ve asimile etmek için yapılmıştır. Bunu iyi anlamak ve gelecek nesillere iyi aktarmak hepimizin görevidir.” dedi.
Etkinliğin sonunda Dr. Aşirhanova, katılımcıların sorularını cevapladı.  

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir