Rüstem PEHLİVANLAR/ Osman BİLGİN/HERKES DUYSUN
BURSA (İGFA) – Türkiye, Batılılaşma serüvenine adım attığından bu yana yaklaşık 300 yıldır kültürel bir sömürü altında. Üç asır boyunca Türkiye’nin üzerinde aralıksız olarak devam eden kültürel operasyonlar, günümüzde de sürüyor. Türk kültürü üzerindeki Batı hegamonyası hala devam ediyor.
Peki bu oparasyonlarla, bu hegamonyayla nasıl başa çıkılabilir? Batı’nın Türk kültürü üzerindeki tesiri nasıl kırılabilir?
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Lideri Mahmut Bıyıklı, mevzu ile ilgili Herkes Duysun’a yaptığı değerlendirmede Batı’nın Türk kültürü üzerindeki hegamonyasının kırılması için bir an evvel kültürel bir bağımsızlık savaşı başlatılması gerektiğini vurguladı.
“TÜRKİYE KİMLİĞİNİ MUHAFAZA SAVAŞI VERİYOR”
Türkiye’nin 300 yıldır bir Batılılaşma serüveni yaşadığını kaydeden Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Lideri Mahmut Bıyıklı, Türkiye’nin bu serüven içinde tıpkı vakitte kendi kimliğini, kıymetlerini ve varlığı müdafaa savaşı verdiğini de söz etti.
Türkiye’nin fiili bağımsızlığını kazanmak için verdiği onurlu gayretin, yeni bir devlet ve tekraren Anadolu hâkimiyetiyle taçlandığını belirten Lider Bıyıklı, tıpkı muvaffakiyetin kültür alanında sergilenemediğinin ve Türkiye’nin Batı’nın kültürel hegamonyasından çıkıp, kültürel emperyalizmini kıramadığının altını çizdi.
Türk milletinin Kurtuluş Savaşında canı değerine bir uğraş ortaya koyduğunu belirten Bıyıklı, “Savaş bitip sulh periyoduna geçildikten sonra kültürel savaşı vermek konusunda Türk milletinin cephanesi yoktu.” dedi.
“BAŞKALDIRI BİZDEN ADAM OLUR FİKRİYLE BAŞLAR”
Türklerin onlarca yıldır “bizden bir şey olmaz” alıştırılarak toplumsal, kültürel ve teknik faaliyetlerden uzak tutulduğunun altını çizen Mahmut Bıyıklı, “Emperyalistlerin en büyük muvaffakiyetleri, sömürdükleri ülkelere ‘sizden adam olmaz’ fikrini kabul ettirmektir. Afrika’da, Asya’da, Orta Doğu’da, Anadolu’da tekrar bir uyanış, yine bir diriliş olacaksa bunun başlangıcı, emperyalizme karşı zihni bir başkaldırıyla olacaktır. Emperyalizmin kentlerimizi, kütüphanelerimizi, kültürümüzü, dokumuzu katletmesi, bizi gelecek bin yılda bu topraklarda yaşatmak istememelerinin bir belirtisidir. Şayet bizim bu topraklarda, bu coğrafyada bin yıl daha var olmak üzere bir kavgamız olacaksa bizim her şeyden evvel zihni bir dirilişe ve kültürel bir bağımsızlık savaşına gereksinimimiz var. Bu kültürel bağımsızlık savaşının cepheleri sinema ve edebiyat başta olmak üzere sanatın her cephesidir.” sözlerini kullandı.
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Lideri Mahmut Bıyıklı, sanatın ve sanat cephelerinin toplumlar üzerindeki algısına da değinerek, “Sizin kültürel manada yönlendiren, yöneten, algılarla oynayan araçlardan uzak olmanız sizin aslında savaşı kaybettiğinizin ve savaşı kaybetmeyi kabullendiğinizin işaretidir.” dedi.
“SİNEMA SAVUNMA SANAYİ KADAR ETKİLİ”
Türkiye’de yayına verilen hiçbir dizi ve sinemanın tesadüf olmadığını, bu üretimlerin yalnızca bir senarist yahut direktörün uğraşı ile hayal dünyasının zenginliğinden ibaret olmadığını kaydeden Lider Bıyıklı, “Türkiye’de yayına verilen her dizi, kültürel savaşın bir kesimi olarak bize izletilir. Türkiye’de sinemaya taşınan birden fazla sinema, bir emperyalist planın kesimi olarak bize dayatılır ve bu ülkenin çocuklarının zihinlerinin iğdiş edilmesi için daima olarak bu tekrarlanır. Sinema cephesinde Batı o kadar güçlü ve bu silahın gücünün o kadar farkında ki Amerika, savunma endüstrisine yaptığı yatırım kadar Hollywood’a yatırım yapıyor.” halinde konuştu.
“AMERİKA AKLI ŞEYTAN AKLIDIR”
Orta Doğu halklarına yıllardır başta Amerika ve İngiltere olmak üzere Batılı devletler tarafından yıllardır zulmedildiğinin altını çizen Bıyıklı, “Emperyalizm şeytani bir sistemdir. Amerika aklı şeytan aklıdır. Şeytanın aklına gelmeyecek şeyler, Amerika ve İngiltere başta olmak üzere Batı aklı tarafından planlanır.” dedi.
Batılı devletlerin işgal etmek istedikleri ülkelerde, toplumların kültürlerini sömürmesinin yanı sıra sinema ve sanat vasıtasıyla siyasi algılar oluşturarak ülkelerin önderlerini de berbat gösterdiğinin altını çizen Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Lideri Mahmut Bıyıklı, “Amerika, Bağdat’ı işgal etmeden evvel Saddam Hüseyin’i şeytanlaştıran sinemalar yaptı. Saddam, bırakın Batılı bir insanın zihninde makus algılanmayı, Doğulu her bireyin zihninde bile şeytanlaştırıldı. O kadar ki birtakım yerlerde kimi bölümler, Saddam öldürüldüğünde dünya bir berbattan kurtulmuş psikolojisine büründü. Bir kişi dahi çıkıp, ‘Ey Batı, Saddam berbatsa bizim kötümüzdür ve bu berbata bir ceza verilecekse bunun cezasını biz veririz, sana ne!’ demeye yürek edemedi, bu türlü demeyi akledemedi. Birebir Batı hem dünyanın hem de kendi halkının gözünde şeytanlaştırarak Kaddafi’yi de katletti. Kaddafi sıkıntısında de Batı’ya en büyük alkışı Doğu halkları tuttu. Zira Doğu halklarının zihinleri sinema, yapım ve farklı medya manipülasyonlarıyla istedikleri kıvama getirildi.” biçiminde konuştu.
Bıyıklı ayrıyeten Kaddafi’nin, Hz. Muhammed’i mevzu alan Davet ve Ömer Muhtar’ın bağımsızlık gayretini beyaz perdeye taşıyan Çöl Aslanı Ömer Muhtar üzere sinemalarla Batı’nın kültürel hegamonyasına baş kaldırdığı için öldürüldüğünü kaydetti ve Batı’nın işgal etmek istediği ülkeleri sinema, sanat ve medya vasıtasıyla bu işgale hazırladığını belirtti.
“BATILI MIYIZ YOKSA DOĞULU MUYUZ?”
Türkiye’nin yaşadığı Batılılaşma sürecinde kültürel kıymetlerinin birçoğunu yitirmiş olmasının çok dramatik bir serüven olduğunu söz eden Mahmut Bıyıklı, “Batılılaşma süreci Türk beşerlerine yolunu kaybettirmiştir. Türkiye’de bugün, ‘Batılı mıyız yoksa Doğulu muyuz?’, ‘Ümmet miyiz yoksa millet miyiz?’, ‘Millet miyiz yoksa ulus muyuz?’ tartışmaları kuvvetli bir halde devam ediyorsa bu, Batı’nın Türkiye üzerindeki projesinin işlediğinin ispatıdır. Türkiye’de emperyalistler tarafından oynanan oyun tutmuş ve devam etmektedir. Bu ülkede yaşayan topluluk millet olmaktan çıkarılarak güruha dönüştürülmüştür. Bir millet şayet sevinçte birleşiyorsa, acıda buluşuyorsa millettir. Bugün sevinçte birleşemeyen, acıda buluşamayan, ortak türküleri, ortak ağıtları olmayan, ortak maksatları olmayan nevzuhur bir toplum ortaya çıktı.” sözlerini kullandı.
Yaşanan bu dönüşümün apansızın olmadığını kaydeden Bıyıklı, Türk toplumunun son 300 yıldır üzerinde yürütülen kültürel operasyonlarla adım adım bu hale getirildiğini belirtti.
“TEK KURŞUN ATMADAN İŞGAL EDİLEBİLİRİZ”
Bıyıklı, Türkiye’nin siyasi ve sosyolojik kutuplaşmalarına değinerek, “Eğer bugün hala bu ülkede bayrağa taarruz varsa, Kur’an-ı Kerim’e taarruz varsa, Atatürk heykeline hücum varsa, mescide atak varsa bu toplum kaşınmaya devam ediyor demektir. Uyanık olacağız. Şayet Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Laz, Çerkez, Laik, Anti-Laik ‘son kale Türkiye, son kale Anadolu’ fikrinde buluşamazsa bu toplum tek silah atılmadan işgal edilebilecek duruma gelebilir.” dedi.
Bıyıklı hangi millet, din ve görüşten olursa olsun toplumun bir an evvel faklı görüş ve fikirlerle bir ortada yaşamayı öğrenmesi gerektiğinin de altını çizdi.
“TÜRKLERİ ORTA ASYA’YA SÜRMEK İSTİYORLAR”
Batı’nın kaybettiği hiçbir şeyi unutmadığını ve yüzyıllardır kayıplarını telafi etmek için çalıştığını söz eden Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Lideri Mahmut Bıyıklı, Batı’nın üçüncü bin yılda Türkleri Avrupa’dan çekilmeye ittikleri üzere Anadolu’dan da Orta Asya’ya sürmek istediklerini ve bunu destekleyen planlar ile projeler hazırladıklarını söz ederek, “Bugün bu fikri besleyen Avrupa takviyeli projeler maalesef Anadolu’da üniversitelerimizde bile uygulanmaktadır. Bugün zihni sömürülmüş, toprak ve vatan aidiyeti kalmamış, bir Batılı üzere düşünen kimi akademisyenler Batı’ya payanda olmakta, bu projelerin uygulayıcıları olarak maaşlarını milletin verdiği vergiden almaktadırlar.” dedi.
Bıyıklı ayrıyeten Türk gençlerinin haz ve konfor alanlarıyla mefkureleri ortasında sıkıştırıldığını kaydederek, “İnsanlar vatanlarını feda ediyorlar ancak hazlarını, konforlarını feda etmiyorlar. Hazzı değil vatanı dava haline getirirseniz ülkeyi kurtarırsınız.” sözlerini kullandı.
“EN ULU PROTESTO ÜRETİMDİR”
Türk milletinin son üç asırdır önemli bir tepki halinde olduğunu hatırlatan Lider Bıyıklı şöyle konuştu:
“Reaksiyon halinde bulunarak savaş verilmez. Aksiyon halinde olacaksınız. Onların ürettiğinden çok daha fazla dizi üreteceğiz. Onların ürettiğinden çok daha fazla sinema üreteceğiz. Onların ürettiğinden çok daha fazla belgesel üreteceğiz. Çok daha fazla edebiyat, çok daha fazla metin üreteceğiz ki onlarla uğraş edebilelim. En ulu protesto üretimdir, en erdemli başkaldırı içerik üretmektir.”