CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü ile ilgili kanun teklifi kamuoyunun gündemine oturdu. Ancak teklif, CHP içinde ve muhalefetin seküler kesimlerinde tartışmalara neden oldu.
Özellikle CHP’ye yakınlığı ile bilinen medya kuruluşlarında Kılıçdaroğlu eleştirilerin hedefi oldu. Laiklik endişesi duyan birçok CHP’li yazar ve gazeteci konuyu köşelerine taşıdı.
O isimlerden biri de CHP’ye yakınlığı ile tanınan Cumhuriyet gazetesi yazarı Emre Kongar…
Kongar, köşesinde başörtüsüne karşı skandal ifadeler kullanarak, konuyu ele aldı.
Asıl sorunun başörtüsü olmadığını bunun ‘Türban’ olduğunu belirten Kongar, şu ifadeleri kullandı;
“Sorun sıkmabaş sorunu…”
Sorunun adı, “Başörtüsü” sorunu değil, “Türban” sorunu veya halk arasındaki deyişle “Sıkmabaş” sorunudur. Çünkü “Başörtüsü” yüzyıllardır Türkiye’de, özellikle köylerde, ama kasabalarda ve kentlerde de, kadınların genellikle dışarı çıkarken, bazen evin içinde de başlarına örttükleri bir örtüdür.
“Başörtüsü geleneksel bir tavırdır”
Yazma, yemeni, tülbent, eşarp gibi isimlerle anılan çeşitleri de olan geleneksel bir başörtüsüdür. Kadınlar bunu serbest bir biçimde başlarına bağlayıverirler. Hatta konuşurlarken, kendilerine çeki düzen vermek için, geriye kayan başörtülerini zaman zaman elleriyle öne doğru düzeltirler de. Başörtüsü kullanmak geleneksel bir tavırdır.
“Türban siyasal islamın simgesidir”
Türban ise Siyasal İslamın bir simgesi olarak yaşamımıza girmiştir. Dolayısıyla sorun geleneksel bir “Başörtüsü” kullanma sorunu değil, Siyasal İslamın simgesi olan “Türban”ın kamu hizmeti yapan kadınlar tarafından kullanılması sorunudur.
“Kadını ikinci sınıf olarak görmek isteyen erkeklerin…”
Hem kadını ikinci sınıf olarak gören ve örtmek isteyen erkek egemen kültür tarafından hem de Siyasal İslamı toplumsal ve kamusal yaşamda görünür ve egemen kılmak isteyen “dini siyasal olarak istismar eden politikacılar” tarafından (emperyalizmin de desteğiyle) sorun haline getirilmiştir.
“Allah’ın emri olduğunu iddia ederler…”
“Türban”ı İslam adına savunanlar bunun Allah’ın emri olduğunu iddia ederler. Özetle “Türban” sorunu “Başörtüsü” sorunu değildir…
Ona “Başörtüsü” sorunu diyenler “Türban” sorununun siyasal simge niteliğini gizleyerek onu olağanlaştıran ve böylece kamu yaşamına girmesini savunanlardır.”